Yusuf Atılgan, 1921’de Manisa’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde edebiyat okudu. 1951’de Konya Akşehir’de öğretmenlik yaparken ‘komünist propaganda yaptığı’ gerekçesiyle hakkında soruşturma açıldı. Mesleğini kaybetti. Memleketi Hacırahmanlı köyüne yerleşti.
Az yazdı ama Aylak Adam, Anayurt Oteli ve Bodur Minareden Öte başlığında toplanan öyküleri, yazdıklarının Türk edebiyatının mihenk taşlarından olmasına yetti.
Edebiyatla ilişkisi hep güçlüydü. Fakat fitili ateşleyen 1955’te Tercüman Gazetesi’nin öykü yarışmasına iki farklı imzayla katılması oldu. Ziya Atılgan imzalı Kümesin Ötesi öyküsü dokuzunculuk, Nevzat Çorum imzalı Evdeki öyküsü birincilik kazandı.

Bu başarı sonrasında edebiyata daha yoğun mesai ayırdı. 1958’te Aylak Adam‘ı tamamladı. Köyden arkadaşı İhsan Bayram, dosyayı Yunus Nadi Ödülü’ne göndermesi için Atılgan’a ısrarcı oldu. Arkadaşını kırmayıp Manisa’dan İstanbul’a geldi ama gazetenin önüne vardıklarında dosyayı arkadaşına uzatıp “Ben vermem, vereceksen git ver” dedi.
Başvuru saatini kaçırmışlardı. Görevli saatin beşi geçtiğini, başvurunun kabul edilmeyeceğini söyledi. İhsan Bayram romanın Manisa’dan geldiğini, bu sebeple gecikmeyi mazur görmelerini talep etti. Mevzu, o gece gazetede çalışan Yaşar Kemal’a iletildi. Romanı okuyan Yaşar Kemal çok beğendi ve Aylak Adam için yapılan başvuru, olması gerekenden geç yapılmış olsa da kabul edildi.
Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus Nadi Abalıoğlu anısına 1946’dan beri verilen, Türkiye’nin en köklü edebiyat ve sanat ödüllerinden Yunus Nadi Ödülü’nün 1958’deki seneki jürisi, önemli isimlerden oluşuyordu:
- Halide Edip Adıvar
- Sabahattin Eyüpoğlu
- Azra Erhat
- Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- Orhan Kemal
- Behçet Necatigil
- Cevat Fehmi Başkut
- Haldun Taner
- Ahmed Vâlâ Nureddin

Jüri üyelerinin incelemeleri sonucunda birincilik için iki büyük aday vardı. Fakir Baykurt’un Yılanların Öcü ve Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam‘ı.
Yılanların Öcü 1950’li yıllarda bir köyde yaşanan toprak kavgasını anlatan, toplumcu bir romanken Aylak Adam, Beyoğlu civarlarında amaçsızca gezinen 28 yaşındaki C.’nin gerçek sevgiyi bulma ümidini konu ediniyordu. Yılanların Öcü, güçlü güçsüz mücadelesini yansıtan bir köy romanıyken, Aylak Adam, bireyin psikolojik açmazlarına odaklanan bir kent romanıydı.
Bu ayrım, jürinin birbirinden oldukça farklı edebiyat görüşündeki isimlerden oluştuğunu da gözler önüne seriyordu.
Atılgan’ın, ödüle başvurmadan önce kimlerin kendisine birincilik için oy vereceği konusunda birtakım tahminleri mevcuttu. Üç kişinin Aylak Adam‘ı tercih edeceğini düşünüyordu. Bu isimlerden ikisi Behçet Necatigil ve Haldun Taner’di ve sahiden de oylarını Aylak Adam için kullanmışlardı. Fakat Atılgan son isimde yanılmıştı. O kişinin kim olduğunu hiçbir zaman söylemedi.
Atılgan’ın asıl talihsizliği, romanı başvuru tarihinden sonra göndermesiydi. Aylak Adam jürinin önüne geldiğinde, bazıları kararını çoktan vermişti. Jürdeki yazarlardan birinin “Efendim, Aylak Adam diye bir roman geldi. Çok değişik, okur musunuz?” ısrarına rağmen Halide Edip Aylak Adam‘ı okuma zahmetine girmedi.
“Ben oyumu Yılanların Öcü‘ne verdim.” dedi. “Bu fikrimi hiçbir eser değiştiremez.”
Birincilik Yılanların Öcü’nün, İkincilikse Aylak Adam’ın oldu. Tabii Aylak Adam’ın birinciliği almasına büyük oranda Orhan Kemal’in engel olduğu da söylentiler arasında.

Orhan Kemal’in Aylak Adam hakkındaki yorumları şöyle:
Aylak Adam‘ı okudum, o da güzel roman doğrusu. Oğlanın romancı dokusu var. Kumaş iyi kumaş… İşçilik güzel… Beliriyor… Ama romanın meselesi ne? Getirdiği yorum ne? Romanın kapağını kapatınca bana vermek istediği, bana duyurmak zahmetine katlandığı mesaj ne?.. Kaypak bir mesajı var ama bir roman için, hem de iyi bir roman için bu yetmez.
Diğer yandan Demirtaş Ceyhun’un roman hakkındaki görüşleri Orhan Kemal’in söylediklerine tamamen zıt:
(…) üzerinde konuşmak istediğim şey, beğendiğim şey, bu romanın birtakım ilginç sorunların önümüze çıkmasına sebep olmasıdır. Şimdiye kadar hiç düşünmemiştik onları. Yazarlarımız konuşmuyorlardı, yahut da konuşmalarının gerekli olduğunun farkında değillerdi. Bu romanla birlikte, bugünkü kuşağın, daha genelleştirirsek bütün cumhuriyet kuşağının durumunun, bilhassa psikolojik durumunun çözümüne çalışma belirtileri gözüktü.
Cumhuriyet Gazetesi yarışmada birinci olan Yılanların Öcü’nü ve üçüncü olan Ömer Sakıp’ın Ne Ekersen romanını tefrika ederken, ikinci olan Aylak Adam enteresan bir şekilde tefrika etmez. Romanı 1959’da Varlık Yayınları bastı.

Aylak Adam, yayınlandıktan ancak on beş yıl sonra ikinci baskını yapabildi. O yıllarda ne bir akımın tetikleyicisi oldu ne de filme çekildi. Kendi kanalında usul usul aktı.