Dark Mode Light Mode

Balzac düşündüğünüzden de beterdi

Böyle zamanlarda hüzne bürünüyor ve kendisine ne olduğu sorulduğunda güçlükle yanıt veriyordu: “Bu sabah bir roman kaybettim!”
Fotoğraf: Wikimedia

Fransız edebiyatının en büyük isimlerinden Balzac, yazdıkları kadar yaşamıyla da dikkat çekiyor. Ölümüne sebep olduğu düşünülen aşırı kahve tüketimi, kaba kişiliği ve tuhaf giyimi okurlar tarafından bilinse de hâlâ gölgede kalmış, hayli ilginç özellikleri var.

1 – Sanıldığı kadar iri değildi fakat sanılandan daha şişmandı

Honoré de Balzac (1799-1850). Daguerréotype de Louis-Auguste Bisson (1814-1876). Paris, Maison de Balzac.

Dönemindeki imkanlar sebebiyle Balzac’ın görünüşüne dair yeterli görsel belgelere sahip değiliz. Elimizdekilere baktığımızdaysa Balzac’ı heybetli biri olarak görürüz.

Advertisement

Oysa yalnızca bir metre altmış santim boyundadır. Epey cılız bacakları yüzünden, biçimsiz bir görünüşü vardır.

Kilosuysa düşünülenden fazladır fakat kendi sıkletindeki en iyi yazar olduğuna da şüphe yoktur.

2 – Oburdu ve sofra adabından bihaberdi

Fotoğraf: Wikimedia

Balzac ile karşılaşan kişi, onun görünüşünden yola çıkarak obur birisiyle muhatap olduğunu saniyesinde anlayabilirdi, fakat Balzac’ın oburluğu hayal dahi edilemezdi.

Örneğin Paris’te bir restoranda onlarca kuzu pirzola, bir ördek, bir dil balığı, iki keklik ve yüzden fazla istiridye yedikten sonra on iki armut, çeşit çeşit tatlı ve likörlerle kapanışı gerçekleştirdiği günlerin sayısı epey fazlaydı.

Kişinin çok yemesi çevresi için sorun değildi elbette ancak Balzac, sofrada çirkinleşmeyi umursamıyordu.

Etleri doğrudan bıçağıyla ağzına atıyor, lokmalarını etrafa saçıyordu. Kendisine edilen hakaretlerin nedenlerinden biri de sofradaki bu davranışlarıydı.

3 – Çayı da kahve kadar severdi

Fotoğraf: Wikipedia

Her ne kadar günümüzde Balzac deyince akla kahve gelse bile, kendisi çay içmeye de oldukça düşkündü. Çin’den gelen, Rus devlet adamları tarafından kendisine hediye edilen çay, favorisiydi.

Hatta uzak diyarlardan geldiği ve pahalı olduğu için efsanelere konu olan bu çayı içenlerin kör olacağı dedikodusuna bile kulak asmıyordu.

Balzac’ın dostu Laurent-Jan, meşhur çayı her yudumladığında şöyle söylüyordu:

Yine körlüğü göze alıyorum. Canı cehenneme, değiyor işte!

4 – Sevişirdi ama boşalmazdı

Fotoğraf: Wikimedia

Değişik huylarından bir diğeri de vücudundaki spermlere verdiği önemdi. Balzac için organ aracılığıyla spermin akıtılması, beynin en saf maddelerinin dışarı atılıp potansiyel bir sanatsal yaratının kaybedilmesinden ibaretti.

Arkadaşlarına bu durumu açıklarken, “Boşalma noktasına kadar öpüşüp koklaşmanın bir sakıncası yok,” demişti, “ancak oraya kadar!”

Elbette kendini tutamadığı, sevgililerinden birisiyle doruğa ulaştığı zamanlar da oluyordu herhalde usta yazarın ki böyle zamanlarda hüzne bürünüyor ve kendisine ne olduğu sorulduğunda güçlükle yanıt veriyordu:

“Bu sabah bir roman kaybettim!”

Add a comment Add a comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Previous Post

Sait Faik Hikâye Armağanı'nı birden fazla kez kazanan yazarlar

Advertisement