Dark Mode Light Mode

Borges ve Manguel’e göre Llosa: ‘Patavatsız Perulu’

Jorge Luis Borges bu sözlere oldukça alınmış ve “Belki Lima’da öyle yapıyorlardır,” demişti. “ama burada, Buenos Aires’te, gösterişten hoşlanmayız.”

Dünya edebiyatının en büyük yazarlarından Jorge Luis Borges irsi bir görme bozukluğundan muzdaripdi. Zamanla yitirdiği görme yetisi hakkında, esprili kişiliğini koruyarak şöyle söylüyor:

Bana aynı anda hem 800 bin kitabı hem de karanlığı veren Tanrı’nın muhteşem ironisi.

Kör olduktan sonra ölümüne kadarki otuz yıl boyunca Borges, kendisine kitap okuması için birçok arkadaş edindi.

Advertisement

Başta bu görevi annesi Leonor Rita Acevedo Suárez üstlense de, hanımefendi ilerleyen yaşı nedeniyle uzun süreli okumalar yapamıyordu.

Borges böylece kitapçılarda, kütüphanelerde tanıştığı her genci evine davet etti. Bunlardan birisi de, günümüzde dünyanın en büyük kütüphanecilerinden birisi kabul edilen Alberto Manguel’di.

Fotoğraf: Wikimedia Alberto Manguel

Manguel, Borges’le yaşadıkları hakkında birçok yazı kaleme aldı. Borges’in tekrar tekrar okudukları, evine davet ettikleri, ailesiyle ilişkisi hakkında anımsayabildiği her şeyi yazdı.

Nitekim 1950’lerin ortalarında, yani Borges’in körlüğünün henüz ilk dönemlerinde öyle bir olay var ki, ilginç.

O dönem henüz genç bir edebiyatçı olan Mario Vargas Llosa, Borges’in evini ziyaret ettiği sırada, kendini tutamayıp evin alçakgönüllü dekorasyonundan söz açmış; Büyük Usta’nın niçin daha büyük, daha lüks bir yerde yaşamadığını sormuş.

Fotoğraf: Wikimedia Mario Vargas Llosa

Jorge Luis Borges de bu sözlere alınmış: “Belki Lima’da öyle yapıyorlardır, ama burada, Buenos Aires’te, biz gösterişten hoşlanmayız.”

Manguel, olayı Borges’in Evinde‘de anlatırken Llosa’dan ‘Patavatsız Perulu’ diye bahsedecekti. Şüphesiz, bu kadar ağır bir ifadeyi kullanırken Borges’in Llosa’ya karşı tutumundan da güç almıştı.

Günümüzde Llosa ve Manguel’in arasının çok iyi olmadığı bilinse de, bunun temel sebebinin Llosa’nın siyasi tutumu olduğu düşünülüyor. Belki de durum oldukça eskiye dayanıyordur. 1950’lerin ortalarına.

Add a comment Add a comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Previous Post

Yukio Mishima ile evlenmenin 6 şartı

Next Post

Pulitzer Ödülü'nü öldükten sonra kazanan yazarlar

Advertisement