Polisiye deyince akla gelen çok isim var. Agatha Christie, John Verdon, Tess Gerritsen en popüler birkaçı. Gelgelelim Amerikan yazar Edgar Allan Poe, Morg Sokağı Cinayeti öyküsüyle türün öncüsü kabul ediliyor.
Edgar Allan Poe’nun yazdığı öyküler ve şiirler, her ne kadar yaşadığı dönemde rahat bir yaşam sürmesini sağlamasa da yazarın son yıllarında ve ölümünden sonra Fransızlar tarafından epeyce benimsenip Poe’yu uluslararası bir üne kavuşturdu.
Gammaz Yürek, Kızıl Ölümün Maskesi, Kuyu ve Sarkaç başta olmak üzere öykülerinde okurunu korkutmaktan çekinmeyen Poe’nun da her insan gibi korkuları vardı.
Derinlere, o karanlığa baktım; uzun süre orada durdum, merak ederek, korkarak, şüphe duyarak, hiçbir ölümlünün daha önce cesaret edemediği düşleri kurarak.
Annesini, üvey annesini ve eşini tüberküloz nedeniyle kaybettiğinden ölüm ve hastalıklardan korkuyordu. Yalnız ve yoksul olmak düşüncesi Poe’ya dayanılmaz geliyordu. Fakat yazarın en büyük korkusu karanlıktı ve bu korku durduk yere oluşmadı.
Poe eğitimini Britanya’da, yatılı bir okulda aldı. Okul, ders kitapları bile satın almayan her konuda ucuza kaçan rezil bir müdürce yönetiliyordu. Ayrıca Poe’nun bulunduğu sınıf, okulun arkasındaki mezarlığa bakıyordu.
Bedenden matematiğe, birçok dersi mezarlıkta işliyorlardı. Ölen bir cemaat üyesi varsa hafta başında mezarlığa gidiyorlar ve ellerine birer küçük kürek alıp toprağı kazıyorlardı. Beden öğretmenlerinin dediğine göre bu, vücudu son derece canlandıran bir etkinlikti.

Matematik derslerindeyse öğretmenleri her öğrenciden bir mezar taşı seçmesini istiyordu. Mezarın üstünde yazan doğum ve ölüm tarihlerini birbirinden çıkaran, yatan kişinin yaşıyla alakalı hesaplamalarda bulunan öğrenciler, toplama ve çıkarma işlemlerini bu şekilde öğreniyorlardı.
Özellikle mezarlıkta geçirdikleri vakitlerde, öğrenciler arasında birbirinden korkunç söylentiler yayılıyordu. Bunlar arasında Poe’yu en çok diri diri gömülme hikâyeleri etkilemişti. Hatta bu konuyu The Premature Burial (Erken Gömülme) adlı öyküsünde de işledi.
Mezarda bile, her şey kaybolmuş değildir.
Derslerin işlendiği bu neşeli ortam, Poe’nun edebiyatında önemli bir rol oynasa da asıl etkisini yazarın özel hayatında gösterdi.
Edgar Allan Poe, hayatı boyunca karanlıktan ve diri diri gömülmekten korktu.